Dienstag, 21. Februar 2012

Cünkü biz birbirimizle yazi tura oynadik...

Adim adim yaklastim sana. "Bir basligimiz olsun, sonrasina bakariz" demistim kendime. Umudum, sevincim, heyecanim... hicbiri sigmiyordu sanki o koskoca yüregime. Düsünceliydim... Hic bilmedigim bir yolda yürüyordum. Daha önce adim atmadigim, bilmedigim bir sokakta idim. Kiriklar vardi yerlerde... Binlerce kirilmis, parampara olan düsler! Aklima gelmis, bundan yedi ay önce ki yürüyüslerim.  Hayalmis meger, benim sana gitmelerim. Sana degil, senden gidiyormusum, sevdigim... Oysa bundan uzun zaman önce sana kosa kosa gelmek, sana bakmak. seni sevmek, kisaca seninle ilgili olan her sey ilgi odagim olmustu. Gönül haritam olmustun sen!
"Daha cok uzaklasmak icin bu yolu seciniz" diyordu sokak tabelalarin bir tanesi. Bu mümkün müydü? Gercekten uzaklasabilir miydim senden?
Sonunda olda iste.. Kirdik birbirimizi. Dinlemeden yargiladik, sucladik... Ve ardindan yaptiklarimiz  sanki cok normalmis gibi bir sonuca varip, noktaladik yarim kalan satirlari... Varmiydi eklemek istedigin bir yan cümle? Söylemek istedigin, ve belki de her seyi degistirecek olan son bir söz ?!
Zaten ne vardi ki, konusmamayi tercih etmistik her defasinda. Her seferinde unutmustuk cümle kurmayi, konusmayi... Ve dilimde, o hic tellaffuz etmedigim sevgi sözcükleri...  Sanki demir parmakliklarin ardinda sakli kalmis, özgürlügün komutunu bekliyorlar...
Oysa biz askta ne kaybetmeyi, ne de kazanmayi ögrenebilmistik.
Ayrilik vakti gelip cattiginda, ciftler galibiyetlerine, ya da maglubiyetlerine sevinirler. Kimi öfkelidir bunu yaparken, kimi kirgin... Ancak, hepsinin sevinmek icin, üzülmek icin bir nedenleri vardir böyle anlarda. Peki bizim? Bizim herhangi bir tepki vermemiz icin nedenlerimiz var miydi? Yoktu...
Biz her zaman yer degistirenlerdendik seninle. Bazen eksi ben, arti sen, bazen de arti ben, eksi sen oluyordun.
Beceremeyip, yenik düstük askin yorgunlugunda... Ne kaybettik, ne kazandik.
Cünkü biz birbirimizle yazi tura oynadik...