Freitag, 23. September 2011

Tavuklu Karniyarik

Zevkler ve renkler tartisilmazdi hani ?
Hani benim sevdigim seyler bana,
senin sevdigin seyler sana, onun sevdigi seyler ona, sizin sevdiginiz seyler size kalirdi?
Seda cok yanildi...(Seda Serisinin 3.Bölümü)

"Ingiltereden gelen bir dallamanin iki el, iki kol hareketi yapip, benden hoslandigni sandim ya, artik onu yasamadim diyemem.
Nerde bütün salaklar, nerde bütün akilsizlar, beni bulurlar. Seda bak kizim, aklini basina al ! Her gelenin iki sözünü kanip,
sonra salya sümük aglayan sen oluyorsun. Artik yeter!Ne bu ya ?! Yok seviyorum, yok buna asik oldum, yok benim olacak..
sonra da vay efendim ben niye böyle yaptim. Dersin tabi bu gidisle, daha coook dersin..!"diyordum kendi kendim eve giderken.
Parkta olanlardan sonra sinirlerim iyice bozulmustu. Erkeklere demedigimi birakmadim. Yola gördügüm bütün erkeklere
bakip, hepsini teker teker sayar gibi, ayni sözleri söyledim icimden: Gerizekali, gerizekali, gerizekali, ay buda gerizekali,
bu tam gerizekali, bu ilerizekali olabilir, su ortazekali, onun yaninda zekasiz, özürlü...artik bu saymalar nereye gider,
onuda siz düsünün. Neyse.. nerde kalmistik ? Eve gidiyordum.
Yolda nasil yürüdügümü hatirlamiyorum. Ne kadar jet hiziyla gidiyor olmus olsamda, kendimi sümüklü böcegin süründügü tempoda gibi hissediyordum.
Ta ki eve ulasip, arkamdan soluk soluga kalmis bir delikanlinin, elinde bitkin bir sekilde anahtarlarimi tuttugunu görene kadar.
Ne kadar kostuysa pesimden, cocuk nefessizlikten
gidecek diye korktum. Beni anahtarsizliktar kurtarmak isterken, kendi hayatindan olacak. Nefes alisverisi yavasladi.
"Hanfendi bunu yolda yürürken düsürdünüz," dedikten sonra ruhumu oracikta saldim öteki dünyaya. Allahimm nasil bir ses o, nasil iyi kalplilik,
nasil bakis.. Öküzün trene baktigi gibi bakiyor garibim. Bu gerizekali degil vallahi bak, öyle dedigime bakmayin
bütün erkekler melek melekk! Bir süre öyle kala kaldim. Kim kime öküzün trene baktigi gibi bakiyordu, belli degildi. Sonra bir ara anahtari
elime verdi. Elinin elime degmesi, beni tekrar kendime getirmisti. Bir sicaklik, bir dokunus..Utanmasam anahtari eline verip, "Anahtari bana bir daha
versene yaaaa!" diyecegim. Tabi karsiliksiz birakmadim bu iyiligini. Eve davet ettim. Aksam yemegini bizde yiyecekti.
Yemek tabii ki bahane canim, sirf anahtarimi bana geri verdi diye, eve gel, bir güzel yerles, ye ic bedava, keyfine bak anacim! diyecek halim yok.
Maksat kaynasip, arkadas olmak, konusmak.Kisaca sevgili olacagiz.
-"Ismine neydi?"
-"Ben Seda."
-"Bende Tolga. Memnun oldum."
Ayy memnun oldum dedi yaa! Bende sana asik oldum biliyor musuuun? diyebilirdim o an, ama sadece "Bende" demekle yetinebildim.
Sonra mutfaga gectim. Nasil heyecanliydim, nasil mutluydum anlatamam. Elim ayagim yine birbirine girdi. Bana anahtarligimi getiren adam,
yarin öbür gün evime ekmek getiren adam olacakti resmen.. Mutfakta sacma sapan hayaller kurmaya basladim. Evlenecegiz, o hergün ise gidecek,
ben evi temizleyecegim, yemek yapacagim.. Aaa ! Yemek ?! Yemek derken, aklima geldi. Ben ne pisirecegim simdi buna ?Yumurta kirmaktan
baska bisi bilmem ki ? Zaten onuda dogru düzgün becerebilmis degilim, en son kirdigimda, yumurtanin altini yakmistim. Neyse, en iyisi makarna yapmak.
Makarnayi sevmeyen yoktur, bir de söyle degisik isimli, uyduruk bir sos yaptim mi, tamamdir! Seda aklinla bin yasa bee!
Yarim saat sonra makarnayi (tabi bunada makarna denilirse), mutfagin icine ederek, bir güzel hazirladim. Kirk yillik asci modunda gibiydim.
Daha sonra, hazirladigim sofraya tabaklari koydum ve Tolga'yi masaya cagirdim. Tabaklara "Bu ne ya ?" der gibi bakiyordu.
Aldiris etmeyip, oturdum yerime. Ara ara bir kac kelime ediyorduk. Birbizimize sorular soruyorduk.
- "En sevdigin yemek ne?" diye sordu.
- "Tavuklu yemekler."
- "Mesela?"
- "Mesela Tavuklu Karniyarik"
- "Kiymali degilmiydi o?"
Gerizekali! Ne demek kiymalimi lan ? Illa kiymali olacak diye bir seymi var. Ben tavuklusunu seviyorum ne olmus?
- "Yoo. Onun tavuklu versiyonuda var"
- "Benim bildigim karniyarik kiymali olur. Normal yemekler yiyin, ne öyle abuk subuk icatlar cikariyorsunuz?"
Normal yemek mi ? Lan oda nimet, buda nimet. Kiymada et, tavukda et. Allaah allaaah. Abi, gerizekali degilsin dedik, masallah akil denen sey hic yok!
Ama ben dururmuyum. Sabrim bir yere kadar. Sevdik, anahtarimizi getirdi, iyi cocuk, gelsin bi yegemizi yesin, yazik gariban o kadar yol yürümüs dedik, bagirimiza bastik!
O gelsin nankörlük yapsin. Neymis karniyarik kiymali olurmus ! Sana mi soracam kusbeyinli!
Sinirlerime hakim olamadim, ve ani bir hamle yapip, önündeki makarnayi basindan asagi döktüm. Sonrada cekti gitti, bende yaptigim makarnayi yemeye devam ettim.
Bu arada Tavuklu Karniyarigin tadi nasil merak ediyorum. Gercekten...

Samstag, 21. Mai 2011

Seda Serisinin 3.Bölümü

Seda Serisinin 3.Bölümü cok Yakinda.. Eger Siz diger Bölümlerini okumadiysaniz 1.Bölümü icin Buraya Tiklayin 2.Bölümü icin Buraya Tiklayin.

Freitag, 20. Mai 2011

Tek istedigim Degisiklikti.

Bugün Degismeyi degil de, degismenin ne demek oldugunu düsünmekti yapmak istedigim.. Her gün
kocamla aramizda bir seylerin degismesini beklemek, 'Yeter artik, kendini degistir' demek, ya da
'Degisiklikler yapalim, belki düzeliriz' demekten vazgecmekti istedigim..
Gün gectikce icimizdeki her hücrenin degistigi, aklimizdaki düsüncelerin bile kalici olmayan
bir yasamda, degismeninde cokta zor olmadigina, kisa bir süreligine olsada, inanmakti istedigim..


Fakat beynimde yer etmis olan "Insan yedisinde ne ise, yetmisindede odur" sözü, beni vazgecirdi bu isteklerimden.
Cünkü ben de aldatilmayi kaldiramayan Kadinlardanim. Güclüyüm, ama aniden cökebilenlerdenim. Bunuda gectigimiz
aylarda yasadigim Ask depreminden sonra anladim.. Hayatinizda yapabileceginiz en büyük yanlis, Askinizin sonsuz olmasina inanmaktir.
Ask, sarsintilidir, degisimeye meyillidir her an.. Aniden meydana gelen bir Heyelana benzer.. Kaygandir..
Yine de onca seye ragmen, enkazin altinda kalan Ask parcaciklarimizi kurtarmaya calistim. Evliligimizin temelini yeniden kurmak icin ugrastim.
Ama ne yapsam bostu.. Aldatildiktan sonra, bir daha eskisi gibi olmayacagini anlamaliydim. Degisiklikler aramamaliydim..
Peki bir insan degismek istediginde, kendisinde nesini degistiyor ? Dis görünüsünümü? Yani, insani degistiren kiyafetlermi ?
Ne yazik ki, aramizda bu yöntemi uygulayan insanlarda var.. Tarz degistirmekle, saclarina sekil vermekle,
Kot yerine deri pantolon giyen insanlar, kendilerini degismis olarak görüyorlar. Bazilarida Zamanin ilerlemesiyle,
Hayatta bazi seylerin degismesiyle, kendilerininde degistiklerine inanirlar.. yada inanmak isterler.
Tipki benimde inanmak istedigim gibi. Bende Zamana güvenmistim ilk basta. Zamanla düzeliriz demistim. Ama sonra anladim,
sabah dogup, aksam batan bir günesin, yarinda dogup, batacaginin garantisinin olmadigini.
Sonra bir gün, ortam degistirmenin ise yarabilecegini düsündüm. Önce yasadigimiz yeri degistirdim. Sehiri degistirdim. Etrafimdaki kisi sayisini
azalttim. Evimizi yeniledim. Sonra evi yeni mobilyalarla döseyerek, mobilyalari degistirdim. Koyu renklere elveda deyip, hayatimiza
sadelik gelsin diye, beyaz ve acik renkleri sectim. Evliligimize yeni ümitlerle, yeni hayallerle yaklastim.. Tek istedgim degisiklikti. Ama degismedik, degisemedik nedense..
Bunuda ikinci kez aldatildigimda anladim.. Ask agacindan dökülen yapraklari, yerlerden toplayarak, onlari bir araya getirip, yeniden bir Agaca
benzetmek, sacmalikti zaten. Arada esen sinsi Rüzgarin, Yapraklari yok edebilecegini, unutmamaliydim..
Yillar sonra, degismek icin kurdugum eve girdigimde, artik bazi seylerin degismeyecegini gecde olsa farkettim..
Anladim ki, degismek isterken kendimizi degistirmisiz.. Kalbimizi degistirmisiz.. Eskiden birbirimiz icin atan Kalpler, artik farkli seyler icin atar olmus.
Degismenin ne demek oldugunu, sevmekten vazgectikten sonra anladim...

Yazan: Bir Kalem Bir Kagit

Freitag, 13. Mai 2011

Eninde Sonunda Düsecegim Yer, Hep Ayni Yer

Kimi resim cizdi üzerimde, kimi yazi yazdi, kimi karaladi,
kimi yirtti, kimi kesti, kimi yakti, kimi sakladi..
Her ne kadar farkli amaclarda kullaniliyor olsamda,
eninde sonunda düsecegim yer, hep ayni yer:
Cöp kutusu.

Beni ilk eline aldiginda basit bir kagit parcasi olarak görebilirsin.
Deger vermeyebilirsin. "Dört köseli" deyip gecebilirsin. "Bu ne ya, rengi
bile yok" diyebilirsin. Haklisinda, sana kizmiyorum. Kizmiyorum, cünkü
beni görmek istedigin gibi görüyorsun. Bakmak istedigin gibi bakiyorsun.
Halbuki bilsen icimde nelerin gizli oldugunu, nelerin sakli oldugunu.
Nice güzel sifatlara sahip oldugumu.. Ve sana ne kadar cok benzedigimi
biliyor olsan, belki simdiye Aynanin yerine,coktan bana bakar olurdun..

Evet, her hikayenin, her sarkinin,her dakikanin sonu oldugu
gibi benimde sonum var. Benimde Ömrüm bir yere kadar. Öyle ölümsüz
olanlardan degilim, olamamda. Üzerimde kurdugun her cümleyi ne kadar
özenle yazsanda, yaptigin cizimi "güzel olmadi diye", yüz kere silip,
yeniden yapsanda, bazi seylerin degismeyeceginin bilincinde olursun:
Bir gün elindeki Kagit parcasi sona erecek, yada tamamlanmis olacak.
Sona ermese bile, bir gün Kalemin tükenecek. Eninde sonunda bir sekilde
bitecek yani. Ve bittigi an, geride biraktigin harflerin hic bir önemi,
anlami kalmayacak. Bitti diyeceksin. Ne yazdigin, hangi kalemi kullandigin,
hangi dilde anlattigin kimseyi ilgilendirmeyecek. Zamanla elindeki kagit eskiyecek..
Sürekli silgiyi üzerinde kullandigin icin, Kiristirdigin icin, cirkinlesek ve begenmeyeceksin.
Bunlari simdi önemsiz kilabilirsin, sonucta kullanilan, yipranan basit bir kagit degil mi?
Ama unutma ki, seninde ona benzer yönlerin var.
Yasamin boyunca cok yürüdügün icin, calistigin icin, bazi seylerin ugruna, kendini feda
ettigin icin sende yipranmiyormusun? Sende bazi seyleri ilk deneyiminde yapamadigin icin,
yeniden baslayip, tekrardan yapmiyormusun ? Sende geride anilar birakip, bu dünyadan
göcüp gitmiyormusun ? Yaslaninca, yüzünde kirisikliklar yüzünden cirkinlesmiyormusun?
Evet, bunlari sende yapiyorsun. Ama aramizdaki tek fark, bunlari kendi kendine yapman.
Beni ise insanlar bu hale getiriyor..
Oysa bilseler, ben olmadan, okuldaki cocugun ders calisamayacagini, sairin ve yazarin
Kitap cikaramayacagini, Sarkicinin besteler yapamayacagini, Ressamin resim cizemeyecegini,
evlenen ciftlerin, Dügün davetiyeleri cikartamayacaklarini bilseler, belki bana daha iyi muamele yaparlardi.
Tek tesellim, benim hakkimda "Yeni bir Sayfa acalim" diyenlerin olmasi. En azindan öyle bir lüksüm var.
Sana "Hadi seni bastan yapalim" deseler, yapamazlar mesela. Bu yüzden, sen kendi Hikayeni yazarken, kurdugun
cümlelere dikkat et, cünkü sana ikinci sansi tanimiyorlar


Simdi benimde Sonum geldi sayilir. Bitisim nasil olur bilmiyorum, hic bir fikrim yok. Yirtilabilirim,
atese atilabilirim, cöpe atilabilirim, yada ortadan katlanarak, saklanabilirim de. Belki okunduktan sonra
degerimde kalmaz, en fazla son sözler akillarda kalir. Oda belki..

Sonntag, 1. Mai 2011

Önüme gelen ilk banka oturdum

Eger bu Yazının ilk Bölümünü okumadıysanız, Buraya Tıklayın         
Hani bir Ask kaybettikten sonra
anında yeni bir Ask bulursunuz ya.
Iste bende yenisini buldugumu zannetmistim...

Herkes gibi bende Keremle olanlardan sonra kendimi kisa süre
icerisinde toparlamaya calistim. O gün Kerem beni terk ettikten sonra aninda Cafeden ayrildim. Hesapta Keremin ikiz kardesine kaldi.
Ödesin canim banane ! Zaten ne geldiyse basima onun yüzünden geldi.
Neyse ki Cafeden ciktiktan sonra, bildigim en yakin parka gittim.
Hava günesli oldugu icin ve sinirimi üzerimden atmak icin,
önüme gelen ilk banka oturdum.'Oh be! Hata sendeydi zaten Seda. Kim dedi sana, git Cafeye otur diye?
Gel parka, otur nerde oturuyorsan. Kerem gider Ahmet gelir. Ahmet gider Hüseyin gelir.
Olmadi Hüseyinin ikizi gelir dimi ama ?'diyerek, kendi kendimi teselli etmeye calisiyordum.
Madem keyfim yerine geldi, kiz arkadasim Damlayi aradim.
- Alo Damla ?
- Efendim ?
- Kiz sizin evin oradaki Parktayim, gel de biraz oturalim ne zamandir görüsmüyorduk.
- Ya bilmiyorum ki, aslinda ben ders calismayi düsünüyordum..
Görende Damlayi sabah aksam ders calisiyor, inegin önde gideni sanacak! Lisedeyken kac zayifi vardi
hatirlamiyorum.
- Ne dersi bu saatte. Gel iste, mis gibi hava.
- Ama simdi sacim basim daginik, bosver ben gelmeyim yaa.
 Lan damla, senin o Saclarina Kuslar pislesin ! Bir Mankenligin eksikti. Sanki Kiza Podyuma cik diyoruz. Alt tarafi Parka gel dedim.
- Gel bekliyorum.
-Tamam.

Aradan 15 dakika gecti ve Damla yanima geldi. Gelirken getirdigi cekirdekleri, bir yandan citliyor,
diger yandan lafliyoruz. Biz sohbet ederken, karsida oturan bir Gencin bana baktigini farkettim.
Ne yaklisikli cocuk ama ! Boy desen var. Kasi, gözü desen var. Tamam bunlar her insanda var ama, bu
Cocuk insan degil ki, best topmodel resmen. "Damla su cocuga baksana bi" dedim.
"Baktim n'olmus?" Elinin körü olmus Damla ! O kadar ders calisiyorsun, iyi bir meslegin olsun istiyorsun
ama, bu beyinle bir halt olamazsin sen. "Ya görmüyor musun, bana bakip duruyor iste"dedim.
"Hakkaten mi ? Aa bak görüyor musun, sana saatini gösteriyor. Herhalde bulusmak istiyor ve sana kacta müsait oldugunu soruyor." Evet, Damla hakli olabilir. "Ay Seda, simdide Telefon numarani istiyor. Baksana,
telefonunu gösterip kulagina tutuyor." Gercektende öyle, bana resmen gel beni ara diyor. Bulusalim diyor.
'Seda! Bu cocuk bize dogru geliyor, hadi hemen kacalim!" Damla seni Yamyamlar kacirsin e mi! Ben Hayatimda böyle gerizekali bir Kiz görmedim ya. Cocuk ayagima geliyor, bu tutturmus kacalim diyor, nasil Yillardir hala Arkadasiz, anlamiyorum. Delikanli iyice yaklasti bize. Sabah Cafedeki olanlari aninda unuttum,
hatta neredeyse aklimi bile unutacagim, o derece heyecanliyim.Yanimiza geldi.. Ama gelmez olaydi...
"Hello! Sorry I'm a tourist and I'm really late. I want call my brother. Can I use your mobile phone?"
demez mi ? Keske oracikta ölseydim ! Keske parka gelmeseydimde, duymasaydim o lanet olasi herifin
ingilizcesini. Madem yabanciydin, ne diye beni ümitlendirip, saatini, telefonunu gösteriyorsun ha ?
Insan gelir direk sorar, ama sen insan degilsin ki, hatta topmodel bile degilsin. Yok really latemiste, yok efendim, Can I use your telefonmusta.Iyi olmus canima degsin ! Simdi sana telefonumu verirmiyim hic. Nereye gec kaliyorsan kal, cokta umrumdaydi. Bir de bunun ingilizce söylemesi var dimi ? Ama ilk okuldan bu yana bildigim tek ingilizce "Mrs. Brown" dir.Kala kala bu mu aklinda kaldi dediginizi duyar gibiyim? Nasil yillarca, Ögretmen sinifa girdiginde, hepimiz koro halinde "Good Morning Mrs Brown" dedik bende bilmiyorum acikcasi. Zaten Ingilizceyi cikaraninda, Allah belasini versin! Mrs Brown nedir abi ya, Türk isimlerin suyumu cikti?
"Sorry but we have not a mobile phone too." diyen Damlayi duydum. Canim damlam, zeki Damlam, nasilda ingilizce konusuyorsun sen öyle. Zeka küpü masallah ! Vallahi bak, sen ilerde cok iyi yerlere gelirsin.O öyle dedikten sonra, Ingiliz Malıda gitti zaten. Ingiliz gider, Fransiz gelir. Kerem gider, Ahmet gelir, olmadı...Neyse ya, siz en iyisi gelmeyin.

Freitag, 29. April 2011

Oysa ne hayaller kurmustum seninle.



Nasil oldu, nasil anlayamadi Seda bilmiyorum ama, bilseydi, basina
geleceklerini, bir hatanin nelere sebep olacabilecegini..
Tam ümitlenmisken, dogru kisiyi bulduguna inanmisken..Bir yerlerde, bir yanlisin, bir dogruyu götürecegini biliyor olsaydi, simdi aci cekmezdi.

"Off gec kaliyorum ya. Zaten bende ki bu cene olduktan sonra, her yere gec
kalirim. Sabah Kiz arkadasim aradiginda Telefon elimden düsmezse, olacagi bu elbet.
Bugün is yerine gec kalan, yarin kendi dügününe bile gec kalir.
Aksam yemegine gec kalir, arkadaslarinin dogum günü kutlamalarina gec kalir.
Evde kocan sana, 'hanim neden ekmek yok?', diye sordugunda 'bakkala gec
kaldim' de, bak bakalim bir daha gec kaldim diyebiliyor musun.
Neyse surdan otobüs duragina yetiseyim bari" diye bir yandan
kendi kendime söyleniyor, diger yandan yolda kosarak, otobüs duragina yetismeye calisiyordum.
Ama aksilik beni bulacak ya, otobüsüde kacirdim. Tam o sirada, yanimdaki delikanli
zavalli ve sinirli halimi görmüs olmali ki, bana seslendi ve neden bu kadar öfkeli oldugumu
sordu. Bende sikintidan hic tanimadigim birine bunlari anlattim tabi.
Ee, Huylu huyundan gecer mi? Illa birileriyle konusacagim.
'Taksi cagirayim, gidecegimiz yerlere daha hizli gideriz. Simdi otobüs gec gelir' dedi Kerem.
Öyle de yaptik zaten. Taksiye bindik.
'Tam olarak ne is yapiyorsun' diye sordu Kerem Taksideyken. Reklamcilik sektöründe calistigimi söyledim.
Zaman gectikce sohbet iyice koyulasmaya basladi.Cok eglenceli biriydi.
Arada espiri yapip beni güldürmesi cok hosuma gidiyordu. Ve her sey güzeldi, taki Kerem bana bir Soru sorana kadar.
Ah dilimi esek arisi soksaydida cevaplamasaydim o soruyu. Kulaklarim duymaz olaydi. Beynimi karincalar yeseydi o an.
'Sevgilin var mi?' diye sordu Kerem. 'Yok ya, ne sevgilisi. En son sevgilimi kac yil önce sutladim ben bile hatirlamiyorum'
diyecegime 'Sevgilimden bir kac gün önce ayrildim' dedim. Ama Salaklik bende. Güya 'Sevgilim yok, gel bana teklif et'
gibi bir cevap vermek istemedigimden, böyle bir yalan uydurdum.
Bunu duyunca hem sevindi hem de üzüldü cocukcagiz. Yol boyunca bir kelime bile etmedi. Taksi is yerimin önünde durunca,
Kerem'e 'bu iyiligine nasil karsilik verebilirim bilemiyorum' dedim. 'Telefon numarani verebilirsin mesela' dedi.
Bende tereddüt etmeden verdim...

Ertesi Gün kafami dinlemek icin her zaman ki gittigim Cafeye gittim. Gitmez olaydim! Ayaklarim kirilsaydida, gitmeyeydim. Cafe resmen tiklim tiklim dolu. Sanki baska Cafe kalmadi koca sehirde. Sanki buraya gelip, biraz kafa dinleyecegimi duymuslarda,buna engel olmak istemisler gibi..Neyse yinede oturdum. Cafenin sessiz sakin bir ortam olmamasi, benim günümü gün etme  istegime engel olmadi.
Tam ben oturdum, kapidan Kerem girdi. Elim ayagim birbirine dolandi, onu görünce. Resmen kalpten gidecektim ki, geldi benim masaya oturdu. Ne selam verdi ne de baska bir sey söyledi. Eline gazeteyi aldi. Okumaya basladi. 'Buyrun, siparisleriniz alayim?'diyen Garsonu duymadim bile sinirden. 'Hanimefendi ?'
'HI ? Kusura bakmayin dalmisim. Ben Kahve rica edeyim' dedim. 'Beyefendi siz ?'
'Soda lütfen' dedi Kerem. O Sodanin tadi kötü olsunda, iceme Kerem tamam mi ! Soda istiyormusmus, insan bir selam verir, ne icmek istedigimi sorar, ruh halimi sorar, olmadi Gazeteyi okumak isteyip istemedigimi sorar be Adam. Ama nerdeee..
Aradan dakikalar gecti ve bu  hala beni resmen tanimazdan geliyor. Baktim önümdeki Odunun konusacagi yok, 'Sanada Merhaba' dedim. 'Efendim?' dedi. Geber Kerem. Terbiyesiz, bir de utanmadan, efendim diyor. Ardindan'Kimsniz?'dedi.
Kim oldugumu bilmiyorum ama, birazdan Azrailin olmak isterdim. O zaman anlardin kim oldugumu.
Ya saka mi yapiyor, dalgami geciyor anlamadim ki.
'Seda? Ne yapiyorsun burada?' diye sordu Yanima gelen Adam.. Basimi yana dogru cevirdim. Gördüklerime inanamadim.
' Ama sen..yani o..sen..Yani..nasil olur ?'kekeleyerek bir seyler geveledim durdum. 'Demek eski sevgilin buydu ha!Oysa ne hayaller kurmustum seninle..'dedi yanimdaki Adam ve gitti.
Uzun bir süre öyle kalakaldim. Neye ugradigimi sasirdim. Kimdi o ? Ya sen, önümdeki oturan Kerem zannettigim kisi. Sen kimsin ?
Masadaki oturan sahis 'Demek kardesimle tanisiyorsunuz?' dedikten sonra intihar edebilirdim.
Ikiz olduklarini nerden bilebilirdim ki ?

Yazan: Bir Kalem Bir Kagit

Montag, 25. April 2011

'Baharı Bekliyorum.'demeyi ne çok isterdim.


Bak görüyor musun Orhan. Nasilda dans ediyor yapraklar. uzun zaman oldu buraya gelmeyeli. Ne iyi ettikde geldik.
Öyle güzel acmis ki cicekleri.. Kimin mi dedin ? Agacin Orhan, Agacin! Yillardir burada büyüyen,
dallari uzayan.. Yazda, Kista, Baharda, sonbaharda, yani her mevsimde, yapraklarini dökmekten usanmayan,yaslanmaktan korkamayan, ölümden kacmayan, yasamaktan yorulmayan, o agac.
Hic birimizin yapamadigini, o yapabiliyor. Yaslanmaktan korkmuyor, mevsimlerin bir bir gecmesinden sikayetci degil. Neden yasadigini, ne yapmak istedigini ve gecmiste neler yaptigini sorgulamiyor. Yasamaktan, mücadele etmekten yorulmuyor. O herseye ragmen mutlu olmasini biliyor. Peki ya insanlar? Biz bildikmi bugüne kadar Orhan ? Bilmedik, bilemedik..Simdi sen diyorsun ki, neden bu kadar bahsettin bu agactan degil mi ?
Yaklasik yirmi dakikadir bahcede oturuyorum, ve bu yirmi dakika icerisinde, dallari bir o yana, bir
bu yana sallandiran agac, bana o kadar cok sey ögretti ki..Neden yenildigimi, zayif düstügümü, kaybettigimi ögretti bana. Gecmiste Büyük Suclar isledigimi bana bir kez daha hatirlatti. Pismanligin ne demek oldugunu gösterdi. Yasamanin cokta zor olmadigini.. Neden sana bu agactan bu kadar cok bahsettigimi sana saysam, belki sabaha kadar burada olurum.(uzun bir ic cekisten sonra..)
Bahar geldi, ben hala gelmemisim Orhan. Ben hala gelememisim..
Bu cümlenin anlamini merak ediyorsundur. Aciklayayim.
Söyle bir önündeki agaca bak orhan! Iyice Bak ! Ne görüyorSun ? Sadece Bir agac diyeceksin.
Detaylara takildin mi peki ? Bahar gelir gelmez, acti o ciceklerini. Yeserdi..
Ya ben ? Ben yillardir icimdeki cicekleri acamadim. Yillardir dertlerimden kurtulup, yeseremedim..
Halbuki ben insanim, o ise bir agac.. Artik öyle yorgun düsmüsüm ki, yedigim yemegin, yuttugum lokmalarin acisi tatlisi yok benim icin..Düz yolda bile yürüyemiyorum. Bende isterim, geride ayak izler birakayim. Bende isterim, Sohbet edeyim, saatlerce konusayim. Aa bak, ben zihnimde kendi kendime konusmaktan baska bir sey yapamaz hale geldim. Degil adim atmak, parmagimi bile oynatamiyorum.Gecmisimde isledigim günahin bedeli bu. Gözyaslarimi akitmam, cezami hafifletmez biliyorum, ama.."Orhan dede ne yapiyorsun burada ya?", dedi en kücük Torunum Nihal. Sonra tekerlekli sandalyeyi Eve dogru sürmeye basladi. Beni evin Kapisina yaklastirdi.
"Bahar'i bekliyorum kizim, Bahar'i bekliyorum..' demeyi ne cok isterdim.

Yazan: Bir Kalem Bir Kagit

belki Yaşananları unutabilirler, ama ben.. ben asla unutmayacağım.



...9,10,..11.Bugün 11 tane kirildi. Yarin 12 tane kirilir.Öbür Gün 13.
Mutfakta Annem ile Babamin arasinda gecen kavganin esnasinda kirilan Tabak
sayisindan bahsediyorum. Sasirdin degil mi ? Ben de ilk kirilan Tabagin Parcalarini
yerde görünce en az senin kadar sasirmistim.
Belki Tabaklari yenileyebilirler,belki aralarindaki Soruna bir cözüm
bulabilirler, belki Yaşananları unutabilirler, ama ben.. ben asla unutmayacagim.

...

Adim Nazli, ve Sehirin en ünlü Mimarin kiziyim. Bununda bir önemi yok zaten,siradan, senin gibi bir insanim.. Kimin kizi oldugumu,nerede yasadigimi, nasil bir evde oturdugumu ne yapacaksin ki ? Utanmasan, bir de günde kac kere Tuvalete gittigimi merak edip, soracaksin. Her neyse, Babam Mimar, Annem Modaci, ailenin tek cocuguyum. Kac cümle kurdum,
hala ayni yerdeyim. Bi susta, anlatalim ya! Öyle tek cocuguyuz dediysek, kibirli, paylasmayi bilmeyenlerdeniz demedik. Yüzünde 'Ayy zengin bebesi', ifadesini görmüyor degilim.Sende az cok anlamissindir, evde her gün kavga oldugunu, havada Tabagin, bardagin,vazonun ucustugunu. Ne zaman evde ses Tonlari yükselse, odama cekilir, kulakligi kulagima takar, son ses müzik dinlerim. Gözlerimin önünde, hicbir sey demeden, engel olamadan, birbirilerinin Kalbini kirmalarina tahammülüm yok cünkü. Yine bir gün Aksam üstü Mutfakta Annemler kavga ediyorlardi.
Mutfaga girdim bende.
-Anne ne oluyor ?
- Bir sey yok kizim, Babanla tartisiyorduk biraz.
(Nasil tartisiyordunuz ya ? Az önce Babamin kafasina neredeyse Tavayi geciren ben miydim?)
- Neden tartisiyordunuz?
- Baban eve erken gelecegim dedigi halde, gec geldi kizim, ona biraz sinirlendim.(Ee anne, daha daha havalar nasil ? Biraz sinirlenmismis, bende yedim!)
- Kacta geldin Baba?
- Cokta gec gelmedim, Sabah 3 gibi evdeydim ya, Annen abartiyor sadece.(Kafana bir Tavada ben gecireyim mi Baba? Lan evli barkli adamsin, ne isin var senin saat 3te Ofiste?)
- Neyse ben yatiyorum, size iyi geceler., dedikten sonra Odama cekildim.
Evet, mutsuzdum.. Kirgindim.. Yorgundum.. ama elimden bir sey gelmiyordu. Her gün ayni kavgalari, ayni tartismalari dinlemek, beni gereginden cok fazla yipratiyordu.Üstelik daha yasim cok kücüktü. Bakma böyle konustuguma. Hani 'elime Oyuncak versen, saatlerce oynarim, altimada yaparim, sende bi güzel temizlerin' diyebilecegim kadar kücük degilim ama, kücügüm iste. Ertesi sabah Babam beni okula birakmak icin erkenden uyandirdi.Bugün Annemin biraz erken gidecegini ve onunda bizimle Arabayla gelecegini söyledi
Tabi arabada yine kavga etmeye basladilar. Babam 'Zeki Müren calsin' dedikce, Annem inatlasip, 'Ebru Gündes'i dinleyelim'diyordu. Ne kadar zitsiniz ya! insan evlenmeden önce ne tarz Müzik sevdigini hic sormazmi karsidakine ? Yol boyunca hic susmadilar, bir sorun cözüldü, öteki acildi. Arabadan indikten sonra Okula ne hevesle gittim anlatamam.

...

Zamanla Kendi sorunlari yüzünden beni görmedikleri icin, artik evde bir hic oldugum icin, Okulda bile
basarisiz bir ögrenciye dönüstügüm icin, kimselere derdimi anlatamadigim icin, aylar sonra bir karar alip,
evden kacmayi düsündüm. Aksam vakti, esyalarimi toplayip, bir kagida sunlari yazdim:

Canim Annecigim, Babacigim.
Hergün kavgalarinizi dinlemekten sıkıldım.
Bu yüzden gidiyorum. Beni merak etmeyin.
Kiziniz Nazli.

Notu yatagima birakip, evin kapisina dogru yürüdüm. Korkuyordum, ama kacabilecek kadar cesurdumda.
Tam kapiyi acmak isterken, bir de ne göreyim?

Sevgili Kizim,
Babanla ben bir cok konuda anlasamiyoruz.
Cok isterdim gitmemeyi ama, artik
bu evde yasayamam.
Hoscakal.
Annen

Ve oturma odasinda elinde bir kagitla, caresizce gitmeyi düsünen Babami görünce, vazgectim gitmekten..

Yazan: Bir Kalem Bir Kagit

Sonntag, 24. April 2011

Giderken Kapıyı Kapatır mısın?


 Dün Kahvaltida Kalbini kirmisti Aysunun. Herzaman ki gibi. Artik iyice sogumuslardi birbirilerinden. Gözleri eskisi gibi bakmiyor gözlerine.
Elini bile tutamiyor,tutsa bile, cizgileri hissedemiyor.
Onunla, o cok sevdigi, dört duvar arasindaki gelecegi kurmuyor,
hayal etmeye bile calismiyor artik. Degismisti, degismislerdi.

Odasinda, yatagina uzanmis, gözleri tavana dikmis, bos bos bakiyordu.
'Ne olacak halimiz' diyordu icinden. Anlamiyordu bir türlü. Nasil bu duruma gelmislerdi ki ?
Gecmiste, nerede bir yanlis yapmislardi? Yillardir yürüdükleri ayni yolda,
hangisi yanlis adim atip, yoldan cikmalarina sebep olmustu? Bunlari düsünürken,
Aysun bir saga, bir sola dönüp duruyordu yatagin icinde.
Uyumak istese de , uyuyamiyordu. Telefonu bas ucundaydi, belki arar, belki ararda,
özür diler ümidi ile bekliyordu. En sonunda ümidini kesti.
'Iyi geceler deseydin bari' dedi caresizce ve gözlerini yumdu.

Ertesi sabah Okula gitmek icin hazirlanirken, birden Telefon caldi. Gözleri yerinden firladi,
sevincle Telefona kostu. Heyecandan elleri titriyordu, 'biliyordum, biliyordum arayacagini' diyordu.
Arayan kisinin gizli numara oldugunu görünce afalladi.
-'Alo ?'
-'Alo Aysun ? Benim, Gülizar!'
-'Sendin demek.'
-'Baskasini mi bekliyordun ?'
-'Evet.'
- ...
Arayan en yakin arkadasi Gülizar idi. Son zamanlarda Aysunun ilgisiz tavri yüzünden, ya Telefonu suratina
 kapatir, yada bulunduklari mekandan, sessiz, sedasiz ayrilirdi. Bu yüzden Aysun böyle durumlara alisikti.

Okuldayken Aysun bos sinifa girdi. Yine her zamanki gibi, en erken o gelmisti Okula.
- 'Hosgeldin. Ben de seni bekliyordum.'
Aysun arkasini döndü ve Sevgilisini gördü.
- 'Hep sen mi en erken Okula geleceksin ?', dedi siritarak.
Delikanli konusmak istedigini ve bunun icin buraya geldigini söyledi.
- 'Seni dinliyorum'
Aysun, Sevgilisinin özür dileyecegini zannederken, O Aylardir Iliskilerinin düzgün yürümedigini,
ve artik buna bir Son vermek istedigini anlatti.
Aysun duyduklarina inanamamisti. Gözleri doldu, dudaklari titremeye basladi.
- 'Ne yani, ayriliyor muyuz?' diye sordu.
Sevgilisi soguk bir sekilde sadece Aysunun Yüzüne bakiyordu.
- 'Bir sey söylesene!'
Genc Adam hic bir sey demeden, Kapiya dogru yürüdü.
- 'Giderken Kapiyi Kapatir misin?' dedi Aysun.
Sevgilisi bir süre Kapinin önünde durdu, sonra gitti.

Aysun'a Mesaj gönderdi.

- Eger bu Mesaji okuyorsan ve 'Sevgilim Özür dileyecek galiba' diye düsünüyorsan,
demek ki hala Umudunu Yitirmemis Bir Sevensin. Ama ben Özür dilemeyecegim.
Zaten Günlerdir, Yataginin icinde kivrandigini, 'Sevgilim neden aramiyor'
diye düsündügünü Tahmin edebiliyorum.
Kapiyi neden kapatmadim diye merak ediyorsun dimi?
 Sen Hayatima girmeden önce Kapiyi calmismiydin ?

 ...
Aysun öyle saskindi ki, okuduklarini anlayamiyordu.
Ardindan bir mesaj daha geldi.

- Seni Terk ettigim icin ÖZÜR DILERIM




Yazan: Bir Kalem Bir Kagit